24 Şub 2013

Nasreddin Hoca Haksız Mıydı?


Şimdi size hepimizin bildği bir olayı anlatacağım. Nasreddin Hoca'dan ye kürküm ye durum komedisini.

Hoca zengindir fakat fakir gibi giyinmeyi sevmektedir. Bir gün günümüz tabiriyle lüks bir restorana gider. Fakat kapıda duran ve misafirleri içeri buyur eden adam hocaya gayet kaba ve sert bir tavırla tabir-i caizse haydi başka kapıya der ve hocayı içeri almaz. Hoca sebebini sorunca da bu kıyafetlerle giremeyeceğini söyler ve yine kaba bir tavırla hocayı kovmaktan beter eder. 

Hoca buna içerlemez çünkü durumu biliyodur ve dünyanın nasıl bir dünya olduğunun farkındadır. Ertesi gün zamanın en pahalı kürklerinde biri olan aslan postunu giyer ve aynı restorana tekrar gider. Kapıda duran aynı adamdır ve hpcayı görünce gözleri parlar. Bu kişi oldukça zengin ve kaliteli bir müşteridir. Ve çıkışta da gayet iyi bir bahşiş bırakabilir, yo yo kesin bırakacaktır. 

Hocayı içeri buyur eder. Hoca içeri girer ve menüdeki en pahalı yiyecekleri sipariş eder. Garsonlar masayı donatırlar. Hoca derin bir nefes alır ve şöyle bir masaya bakar. İzetti ikramda kusur yoktur. Daha dün daha kapıdan giremeden kovulduğu mekanda bugün padişah gibi ağırlanmaktadır. Sonra hoca üstündeki kürke bakar bir de masaya sonra bir eliyle karadığı kürkünü masadaki tabaklara doğru iteleyerek o meşhur kelimeler dökülüverir ağzından: "ye kürküm ye"

Velhasılı kelam burada anlatılmak istenen durumu hepimiz bilmekle beraber her gün her saat bu olayı yaşayıp karşımızdakilere de yaşatarak hikayeden hiçbir ders almadığımızı yüzlerce defa ispatlamaktayız.

Fakat bu bizim suçlu olduğumuzu mu gösterir?

Pis işler yapan insanlar kötü giyimlidir. Çünkü zevkleri yoktur. Çünkü insan, çiçek, böcek sevmezler. Doğadan aldıkları bir zevk yoktur. Bu nedenle kişisel zevkleri de yoktur. 

İyi giyimli insanlar da zevklidir ve bu insanlar kesinlikle iyi kalplidir sonucunu çıkarabilir miyiz buradan?

Kadın ticareti yapan ya da uyuşturucu kaçakçısı olan bir adam zengin değil midir? O işlerde çok para vardır diye biliriz değil mi? Evet öyledir ve bu işlerle uğraşan adamlar her şeyden zevk almayı en iyi bilen adamlardır. Hayattan doğadan çiçekten güzel kadından…vs. 

Zevk almayı bilen insan iyi kalpli midir?

İşte yazının başındaki hikayeden neden insanların ders çıkarmadıklarını daha doğrusu ders çıkardıklarını fakat neden bu dersi hayatlarına uygulamadıklarını devamındaki paragrafları okuyarak anlamak daha mümkün. 

Her iyi giyimli insana güven duyulmaz ve her kirli durumdakine de nefret duyulmaz. Şu meşhur TRT dizilerinden Şubat'ta belki anlatılmak istenen konulardan biri de budur. Dizinin yarısı esas kızın aşık olduğu ve sokaklarda yaşayan adamın aslında iyi biri olduğunu anlatmakla geçiyor. 

Çünkü adam paçozdur saç ve sakal birbirine karışmıştır. Dolayısıyle ilk yargı adamın tehlikeli ve kötü biri olduğudur.

Peki bu şekilde düşünmek yanlış mıdır?

Sokakta yaşayan insanlar ya da nerede yaşadığını bilmediğiniz ve kötü giyimli gördüğünüz insanlar tehlikeli midir? Buna kim kesin bir cevap verebilir ki? İçinde yaşadığımız dönemin en pahaı arabasına binen geçtiği yollarda en pahalı parfümünün kokularını bırakan insan iyi midir? Güvenilir midir?

Einstein'ın dediği gibi ön yargıları kırmak atomu parçalamaktan daha zordur. Peki einstein burada yakınmakta ne kadar haklıdır? Önyargılar çoğu zaman işimize yaramamış mıdır? Ya da önyargılarımız yüzünden kaybettiğimiz insanları bir düşünün… 

Einstein hem haklıdır hem haksızdır. Ön yargılar hem gerekli bir o kadar da gereksiz ve tehlikelidir. Nasreddin Hoca hem doğru davranmış ve ders vermiştir hem de yanlış davranmıştır. 

Bu yazı lüzumlu olduğu kadar lüzumsuzdur da...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorumlarınız önemlidir.